Gastrit midenin iç yüzeyini döşeyen ve mukoza adı verilen tabakanın iltihabı anlamına gelmektedir. Helicobacter pylori isimli bakterinin mukozada yaptığı enfeksiyon gastritin en sık görülen nedenidir. Çok yaygın olması nedeniyle Gastrit ve Helicobakter pylori neredeyse birbiriyle eş anlamlı gibi kullanılmaktadır. Helicobakter pylori gastritinin ülkemizde görülme sıklığı yaklaşık %60-65 civarındadır. Geçmişte daha yüksek olan bu oranların zamanla azaldığı gözlenmektedir.

Ülkemizde çok yaygın olmasına rağmen gastritin ne olduğu hastalar tarafından tam olarak bilinmiyor ve sıklıkla yanlış anlamlarda kullanılıyor. Hastalar genellikle “gastrit” kelimesiyle midede gaz, şişkinlik, hazımsızlık, yanma ve ağrı gibi belirtileri kastediyorlar. Ancak gastrit bir belirti değil, iltihabi bir hastalıktır. Bu belirtiler genellikle gastrite değil, reflü veya dispepsi gibi hastalıklara aittir. Gastrit genellikle belirti vermez ve yıllarca sessiz bir şekilde seyreder.

Gerçek anlamı iltihap (inflamasyon) olsa da günlük hayatta sıklıkla farklı ve yanlış anlamlarda kullanılan gastrit ile reflünün farklarını anlattığımız yazımızı buraya tıklayarak okuyabilirsiniz.

Gastrit ile ilgili bir başka karışıklık ta endoskopi sonuçlarıyla alakalıdır. Ülkemizdeki yaygınlığı da hesaba katıldığında hangi nedenle yapılırsa yapılsın endoskopilerin çoğunda gastrit tanısı çıkar. Hastalar bu durumda belirtilere neden olan şeyin de gastrit olduğunu düşünürler. Helikobakter pilori ülkemizde yaygın olduğu için ne sebeple yapılmış olursa olsun endoskopi sonuçlarının çoğunda gastrit çıkmaktadır.

Endoskopide gastrit saptanmış olması hastalardaki belirtilerin de gastritten kaynaklandığı anlamına gelmez. Nitekim reflü ve dispepsi hastalarının çoğuna yapılan endoskopide gastrit çıkar. Endoskopi yapılmasındaki asıl amaç ülser ve kanser gibi riskli organik hastalıkların taranmasıdır. Ülser, reflü, dispepsi ve kanser gibi farklı farklı hastalıklar aynı belirtilerle kendini gösterebilir. Bu belirtilerin riskli bir hastalıktan kaynaklanıp kaynaklanmadığı endoskopide belli olur. Bunları araştırırken de hastaların çoğunda gastrit saptanmış olur.

Gastrit Türleri ve Nedenleri

Gastritler başlangıç zamanına göre akut veya kronik olarak sınıflandırılabilir. Aniden başlayan ve kısa süren gastritler akut, uzun sürelerden beri devam edegelenler ise kronik gastrit olarak adlandırılır. Günlük pratikte çoğunlukla kronik gastrit olgularıyla karşılaşıyoruz. Ülkemizde kronik gastritin en sık görülen nedeni ise Helicobacter pylori infeksiyonudur.

Endoskopi raporlarında gastrit kelimesi ile kastedilen mide mukozasının normale göre daha kızarık, daha kırmızı yani iltihaplı gibi görünmesidir. Ancak mukozadaki kızarıklığın nedeni her zaman Helicobacter pyloriye bağlı mikrobik bir iltihap olmayabilir. Mukozada tahriş yapan ilaçlar, alkol ve safra asitleri gibi etkenlere bağlı olarak ta kızarıklık oluşabilir. İltihabi bir nedene bağlı olmadan oluşan bu kızarıklığa gastrit değil gastropati adı verilir.

Gastrit Nedenleri
  • Helicobacter pylori
  • Tüberküloz
  • Viral gastritler
  • Otoimmün Gastrit
  • Crohn hastalığı
  • Sarkoidoz
  • Eozinofilik gastrit
  • Diğer infeksiyonlar ve diğer etkenler
Gastropati Nedenleri
  • NSAID ilaçlar (Ağrı kesici ve romatizmal ilaçlar)
  • Safra reflüsü
  • Alkol
  • Demir ilaçları
  • Portal hipertansif gastropati
  • GAVE
  • Travma
  • Sepsis
  • Uyuşturucu kullanımı

Bütün bu etkenler arasında endoskopide görülen mide mukozasındaki kızarıklığın en sık görülen nedenleri sırasıyla Helicobacter pylori, NSAID ilaçları, safra reflüsü ve alkol kullanımıdır.

Helicobacter Pylori

Doğru yazılışı Helicobacter Pylori şeklinde olsa da internette Helikobakter pilori, H. Pylori veya H. Pilori şeklinde yazılımları da görülebilir. Bunların hepsinde aynı bakteriden bahsedilmektedir.

Helicobacter pylori spiral şekilli, kamçılı ve gram negatif bir bakteridir. Bol miktarda üreaz adı verilen bir enzim üretir. Üreaz yardımıyla üreyi amonyağa dönüştürür ve böylece kendini mide asitinden korumuş olur. Buradan hareketle teşhis için üreaz, üre nefes testi gibi testler geliştirilmiştir. Kültürde üretilmesi oldukça zordur.

Dünyada son derece yaygındır ve dünyada en sık görülen bakteriyel enfeksiyon olduğu kabul edilmektedir. İlk olarak 100 yıl kadar önce midede yerleşen bu bakteriler tesbit edilmiş ancak o zamanlar önemsiz oldukları sanılmıştır. Hastalık yaptığı 1980’lerde anlaşılmıştır.

Gelişmekte olan ülkelerde bütün yaş gruplarında yaygındır. Hastalık genellikle çocukluk çağlarında bulaşmakta ve bir kez alındığında, eğer tedavi edilmezse, midede yaşam boyu süren enfeksiyona ve iltihaba yol açmaktadır. Gelişmiş ülkelerde ise genç kuşakta daha seyrek, ileri yaştaki kişilerde ise daha sık görülür. Nasıl bulaştığı tam olarak ortaya konamamış olsa da büyük ihtimalle insandan insana bulaşmaktadır. Ancak bu bulaşma kolayca olan bir durum değildir. Nitekim başarılı bir şekilde tedavi edilmiş, H. pylori’den temizlenmiş kişilerde, tekrar bulaşma, yeniden enfekte olma durumu, çok sık karşılaştığımız bir şey değildir. Ancak çocuklarda tedavi sonrası yeniden enfekte olabilme riskinin yetişkinlere kıyasla daha yüksek olabileceğini düşündüren veriler mevcuttur. Dolayısıyla hastalığın yetişkin çağda alınmış olma ihtimali düşüktür. Hasta olanların çoğunun Helicobacter pylori’yi çocukluk çağında almış olma ihtimalleri yüksektir.

Gastritin Belirtileri

Gastrit çoğunlukla sessiz seyreder ve belirti vermez, yani asemptomatiktir. Nitekim toplumumuzun %60-65’inde H. Pylori gastriti olmasına rağmen, bunların büyük çoğunluğunda herhangi bir mide şikâyeti yoktur. Çoğu hastada gastrit tanı anından çok daha önce başlamıştır. Sessiz seyrettiği için fark edilememiştir.

Gastrit kendisi belirti vermez ama gastritin neden olduğu ülser ve diğer hastalıklara ait belirtiler görülebilir.

Gastrit Tanısı

Endoskopi sonuçlarında da en sık görülen tanı gastrittir. Gastroenteroloji uzmanları endoskopi raporlarının tanı kısmına gastrit yazdıkları zaman mide mukozasında kızarıklık, ödem, erozyon gibi bulguları kastetmektedirler. Bu hastalardan biyopsi alındığında çoğunda Helicobacter pylori gastriti çıkar. Çünkü ülkemizde H. pylori enfeksiyonu çok yaygındır, mide şikayetleri olanlarda daha da yaygındır.

Ancak endoskopide görülen her kızarıklık iltihabi bir nedene bağlı olmayabilir. Endoskopi yapılan hastaların yaklaşık beşte birinin patolojik incelemesinde gastriti destekleyecek iltihap bulguları çıkmayabilir. Ayrıca endoskopide normal olarak değerlendirilen hastalardan biyopsi alındığında, bunların bir kısmının patolojik incelemesinde gastrit saptanabilir. Sonuç olarak endoskopik görünüm gastritin kesin teşhisi için yeterli değildir, kesin tanı biyopsi ile konur. Endoskopide yazılan gastrit tanısının bir ön tanı olarak kabul edilmesi daha uygundur. Alınan biyopsilerin patolojik incelemesiyle ya da üreaz testi ile kesin tanıya ulaşılabilir.

Helicobacter Pylori Gastritinin Riskleri

Önemli bir belirtiye neden olmuyorsa neden gastritle bu kadar uğraşılmaktadır diye bir soru akla gelebilir. Gastrit yani iltihaplanma midede uzun süreler boyunca devam ederek ve yavaş yavaş mukozada tahribatlara neden olur. Bunların bir kısmı kalıcı değişikliklerdir. Kronik H. pylori gastritine bağlı olarak mide ülserleri, duodenum ülserlerine oluşabilir. Mukozal hücrerlerinde değişikliklere yol açarak atrofi, intestinal metaplazi ve mide kanseri gelişebilmektedir. Mide lenfoması riski artmaktadır.

Ancak bir kişide H. pylori olması mutlaka bu komplikasyonların ortaya çıkacağı anlamına da gelmez. Çoğu gastrit hastası öylece, habersiz bir şekilde yaşamına devam eder. Gastrit olanların büyük bir kısmında bu komplikasyonlar hiçbir zaman gözlenmez. Ancak bu önemli komplikasyon riskleri açısından gastriti olmayanlara kıyasla gastriti olanların riski biraz daha yüksektir. Dolayısıyla H. Pylori gastriti saptanmış olan bir hastada mümkün olduğunda tedavi ile bu enfeksiyon giderilmeye çalışılır.

Helicobacter Pylori Gastritinde Tanısal Yöntemler

Helicobacter pylori gastritinin teşhisi için geliştirilmiş ve sık kullanılan yöntemlerle, bunların avantaj ve dezavantajları aşağıda kısaca özetlenmiştir. Genel prensip olarak Helicobacter pylori testlerinden önceki bir ay sürecince PPİ grubu ilaçlarla (halk arasında mide koruyucu olarak adlandırılan ve içeriğinde omeprazol, esomeprazol, lansoprazol, pantoprazol ve rabeprazol aktif maddelerini içeren ilaçlar), antibiyotikler ve Bizmuth içeren ilaçları kullanmamış olmaları istenir. Bunların kullanılması bakteri sayısını geçici olarak azaltır ve tanıyı güçleştirir.

Dışkıda H. Pylori Antijen Testi

Güvenilir, hassasiyet ve doğruluğu yüksek bir testtir. Endoskopi yapılmadan da tanı konulmasına imkan verir.  Böylece tekrar tekrar endoskopik kontrol ihtiyacını azaltır. Hasta bu test öncesinde antibiyotik, PPİ (Mide koruyucu denilen ilaçlar) ve Bizmuth kullanılmışsa yanıltıcı olarak negatif sonuç çıkabilir (yalancı negatiflik). Bu ilaçları kullananlarda önce ilaçlar kesilir ve bir ay kadar sonra test yapılır. Maliyeti en düşük testlerden biridir. Endoskopi yapılmasına gerek olmayanlarda ya da H. pylori tedavisi sonrası kontrol için en çok kullanılan testtir.

Üre Nefes Testi

Güvenilir, hassasiyeti ve doğruluğu yüksek bir testtir. Ancak maliyeti biraz daha yüksektir. Yine endoskopi yapılmasına ihtiyaç duyulmadan tanı konulmasını sağlar. C14 içerenlerde çok düşük dozda da olsa radyasyon vardır. Dışkı testi daha avantajlı olduğu için kullanımı azalmıştır.

Seroloji (Kan Testi)

Her ne kadar maliyeti oldukça düşük olsa da test güvenilirliği yukardaki iki test kadar iyi değildir. Tıbbi kılavuzlarda kullanımı oldukça sınırlanmıştır, çoğu hasta için uygun değildir. Tedavi olan hastalarda kaybolmaz, uzun süre kalıcıdır. Bu nedenle gastrit tedavisi sonrası bakterinin temizlenip temizlenmediğini göstermede iyi değildir.

Endoskopik Biyopsi ve Histopatolojik İnceleme

Endoskopi sırasında biyopsi ile alınan parçanın patoloji uzmanı olan bir doktor tarafından mikroskopla incelenmesi yoluyla yapılır. Oldukça güvenilir, hassasiyeti ve doğruluğu yüksek bir testtir. Alınan biyopsi sayısı arttıkça doğruluğu da artar. Sadece H. pyloriyi saptamakla kalmaz, diğer önemli değişiklikler hakkında da bilgi verir (intestinal metaplazi, atrofi, malignite vb).

Endoskopik Üreaz Testi

Bu testte Endoskopide alınan parça patolojiye gönderilmeden sıvı veya katı olabilen özel bir test ortamına konur. Bunun içinde üre bulunur. Alınan parçada H. pylori varsa üreaz enzimi üreyi parçalar ve bu da bir renk değişimine neden olur. En önemli avantajı patolojiye göre çok daha hızlı, çabuk sonuç verir. Mikroskopik inceleme yapılmadığından maliyeti de biraz daha düşüktür. Güvenilirdir, hassasiyet ve doğruluğu yüksek bir testtir. Ancak hasta diğerlerinde olduğu gibi hasta antibiyotik, PPİ veya Bizmuth kullanıyorsa tanısal doğruluğu azalır.

Diğer Testler

Bazı hastalarda klinik gereklilik olursa bakterinin kültürü ve antibiyotik duyarlılık testleri de yapılabilir