Gastroözofagiyal Reflü Hastalığı yemek borusunun alt ucundaki kapağın işlevlerinde bozulma sonucunda, asitli, tahriş edici mide içeriğinin geriye doğru kaçması nedeniyle yanma, ekşime, kaynama şeklinde belirtilere neden olan ve toplumda oldukça yaygın olan bir hastalıktır. Hastalarda oruç tutmanın reflü belirtilerini artıracağı endişeleri olduğunu görüyoruz. Gerçekten de oruçluyken mide ve yemek borusunda ağrı, yanma, ekşime, kaynama gibi belirtilerin olması ve bunlar olunca kurtulmak için herhangi bir ilaçında kullanılamayacak olması insanı zor durumda bırakmakta ve endişelendirmektedir.

Aslında oruç tutmak kesinlikle reflüye neden olmaz. Tersine mide boşken rahat eder. Problem bizim orucu olması gerektiği gibi tutmamamızdadır. Reflü hastalarında mide girişindeki kapak yapısının problemli olduğunu ve geriye doğru kaçak yaptığını önceki yazılarımızda açıklamıştık. Böyle bir problemi olan kişi sahurda midesini çok fazla doldurup, arkasından hemen yatarsa ciddi reflü semptomları yaşayabilir, çok sıkıntı çekebilir. Yatar pozisyonda mide içeriğinin geriye kaçması çok daha kolay olacaktır. Sahur sonrası midesi tıka basa dolu olarak yatan reflü hastası, sabah kötü bir şekilde uyanabilir. Çok yediği için, bunu sindirebilmek amacıyla bol bol asit üretilecektir. Bozuk kapaktan geriye kaçan asit yemek borusunun mukozasını zedeleyecek ve uzun süre sıkıntı çekmesine neden olacaktır. Oruçlu olduğu için asiti azaltabilecek türden antiasit ilaçlar, alginat türü ilaçlar, mide asit üretimini baskılayacak ilaçlar ya da en azından su içme gibi rahatlatıcı yöntemleri uygulama  şansı da olmayacaktır.

Ancak bütün bunlar reflüsü olanların oruç tutamayacağı anlamına gelmiyor. Bazı kurallara uyarak rahatça oruç tutabilirsiniz. Öncelikle sahuru sünnete uygun şekilde abartmadan, yetecek kadar yapmalısınız. Fazlasından özellikle de daha önceden midenize rahatsızlık verdiğini bildiğiniz besinlerden kaçınmalısınız. Aç kalma korkusuyla midenizi tıka basa doldurmaktan vaz geçmelisiniz. Bu orucun amacına da uymayan bir şeydir. Hem ibadet maksadıyla, hem de sağlığa olan yararlarına ulaşabilmek için gündüz vakti, oruç açlığını hissetmemiz gerekiyor. Oruç tutulmasına imkan vermeyen siroz, böbrek yetmezliği, yaşlılığa bağlı güçsüzlük, ileri evre kanserler gibi önemli bir hastalığı olmayanlar biraz bu açlığı hissederek oruç tutmalıdır. Bu şekilde tutulduğunda midede fazla asit üretilmeyeceğinden reflü açısından da rahat edilecektir. Bu vesileyle biraz da kilo verirseniz reflü belirtilerinde daha kalıcı, ramazan sonrasında da devam eden bir düzelme yaşayabilirsiniz. Yeterki sahurda midenizi tıka basa doldurmayın.

Ramazan da oruç sırasında reflü açısından rahat etmek için ikinci önemli tedbir de sahur sonrası hemen yatmamak olacaktır. Mide doluyken yatmak bir reflü hastasının yapacağı en yanlış davranışlardan biridir. Hiç değilse yarım saat yada bir saat vakit geçirmek çok yararlı olacaktır. Bunun için sahuru biraz erken yaparsanız vakit bitimine kadar yeterli miktarda su içmek için de zamanınız olur.

Tabi iftarda da benzer kurallara uymamız lazım. Yine sünnete uygun şekilde iftar etmek, aşırı yemekten kaçınmak lazım. En azından midemizin üçte birini boş bırakmak akıllıca olacaktır. İftar sırasında yavaş yemeye ve iyi çiğnemeye özen göstermek gereklidir.

Son olarak ilaç tedavisinden de bahsetmek yararlı olacaktır. Mide girişindeki kapak yapısında daha belirgin bozukluk olanlar sadece yukarda bahsedilen beslenme kurallarına uyarak oruç tutamayabilirler. Özellikle uzun süredir reflüsü olan ve düzgün bir şekilde tedavi edilmemiş hastaların ilaç tedavisi olmadan oruç tutması mümkün olmayabilir. Bu durumda olanların sahura başlamadan önce Proton pompası inhibitörü adı verilen ilaçlardan, herhangi birinden, bir tane yutması sahur sonrası üretilen asitin yemek borusunu yakmasını önleyecek ve rahat etmesini sağlayacaktır. Ciddi reflüsü olan hastalarıma ramazan boyunca sahur öncesi bu şekilde ilaç kullanmalarını öneriyorum. Ayrıca ihtiyaç duyanlar sahur sonrası ve akşam yatmadan önce alginat türü şurupları alarak daha da rahat edebilirler.

Bu bilgiler çoğu reflü hastasına uysa da, bazı hastaların durumları farklı olabilir. Reflüye bağlı olduğunu sandığı belirtiler başka bir hastalıktan kaynaklanıyor olabilir.  Alanında uzman bir gastroenterolog tarafından tanının doğrulanması yararlı olacaktır. Dolayısıyla tanısal şüphe olanların, yukarda önerilen tedbirlerle rahat edemeyenlerin, belirtileri ısrarcı ve şiddetli olanların kendilerine en yakın yada kolay ulaşabilecekleri bir gastroenteroloji uzmanına başvurmasını öneriyoruz.